Aşağıdaki yazı 9 Eylül 2006 tarihli HÜRRİYET gazetesinin Turan Türenç'in köşe yazısıdır...
Yazının bir harfini dahi değiştirmeden sizlere aktarıyorum...
SAYIN Tufan Türenç;Askerlik hizmetimi Tunceli'nin Hozat İlçesi'nde yedek subay olarak yaptım.
Çetin kış koşulları; eksi 27 dereceye varan soğuklar, aralıksız 2 gün yağan şiddetli kar, keskin rüzgárlar, fırtınalar, Türk vatanının ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü korumak için görev yapan Silahlı Kuvvetler mensuplarını yıldıramadı, hálá da yıldıramıyor.
TIR konteynerlerinde sürdürdüğümüz yaşamımız o kadar ince bir pamuk ipliğine bağlıydı ki. Gecenin kör bir vaktinde gezilen nöbet mevzilerinde, kapkaranlık dağlarda atılan her adımda, mayının ve ölümün soğuk nefesini ensemizde hissediyorduk.
Ama Büyük Atatürk'ün gençleri olarak korkmuyorduk emperyalizmin maşası terör örgütünden.
Emperyalizmin aramıza soktuğu Kürtlük, Ermenilik, Rumluk, Süryanilik oyunlarına gelmemeyi öğreniyorduk Munzur Dağları'nda.
* * *
Operasyona uğurlanan birliklerin yorgun askerlerini bir daha görememek ihtimali bizi tüketiyordu belki ama dalgalanan bayrağımız bizim için rüzgárdı, umuttu, inanç ve dayançtı.
İşte bu haleti ruhiye içinde yaşadık Tunceli'de.
Şimdi ise bir Başbakan çıkmış; "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyerek yürekleri dağlıyor.
Askerlik yan gelip yatma yeri değilse ABD'nin cilalı üniversite salonlarında öğrenim gören Necmettin Bilal Erdoğan neden yan gelip yatmakta?
Kendisi de en az benim kadar, sizin kadar bu yurdun evladı değil mi?
Kurşun gölgesi altında geçen günler belki benim için bitti ama şu dakikada Tunceli'de, Şırnak'ta, Hakkári'de ve diğer teröre müzahir yerlerde askerlik yapan insanlar için hálá büyük bir tehlike söz konusu.
* * *
Terörle mücadele topyekûn bir süreçtir.
Bu ülkenin başbakanı ölümleri bu denli soğukkanlılıkla karşılayarak terörle mücadelenin o kutsal ruhuna zarar vermektedir.
Kendisi ümmetçilikle geçirdiği gençlik yıllarının etkisinden hálá kurtulamamış olacak ki iktidara geldiği ilk günden beri "Ulusal Kimlik" bilincine sahip olamadı.
Ben 26 yaşındayım.
Genç yaşıma rağmen Türkiye'nin Cumhuriyet tarihini soluksuz okuyup özümsedim.
Ben bu denli milli bilinçten yoksun bir başbakan ne yazık ki ne okudum, ne gördüm.
Türkiye ilk seçimde bu başbakandan ve de milli bilinçten yoksun bu hükümetten kurtulmak zorundadır.
Zaman ne yazık ki geçmekte ve geri dönülmez süreç başlamaktadır.
Bu hükümet Türkiye'mizi "muasır medeniyetler seviyesine" çıkaramayacağı gibi, ortaçağ karanlıklarına döndürmek eğilimindedir.
Basının ilkeli bir kalemi olarak düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Saygılarımla.
Buğra Konuk
NOT: Buğra Konuk'un adresi ve telefon numaraları gönderdiği elektronik mesajda var. Bunları yayınlamaya gerek görmedim. (T.T.)